Av Ali YILDIRIM
![]() |
Anasayfa | Biyografi | Linkler | Haber Ara | Anketler | Sitene Ekle | İletişim | Ziyaretçi Defteri | RSS Kaynağı | |||||||||||||||||||
Arama |
KANUNİ VE TAŞ FIRIN ERKEĞİ.....
En güzel idare hissedilmeyen idaredir. Hem yönetilenler incinmez hem de yönetenlerin yönetimi hissedilmediği için yönetim eleştirilmez. Türk toplumun aile yapısı dendiğinde, bir çoğumuzun aklına ataerkil aile yapıları gelir. Yani erkeğin egemen olduğu aile profilleri... Sosyolojik anlamda yapılan tanımlamayı doğru kabul etsek dahi, egemenliğin erkek merkezli olduğunu kabul etmek pek de doğru olmasa gerek. Tecrübelerinizden; erkeğin egemenliğinin görüldüğü, ziyadesiyle kadınların şiddete maruz kaldığı , kararları erkeğin verdiği , baba portresinin otoriteyi temsil ettiği, ailede erkeğin öncül ve etkin gözüktüğü,çocukların en çok babadan çekindiği gibi örneklerle bu tezin yanlışlığını iddia edebilirsiniz. Evet, görülen erkek egemenliğine dayalı aile yapıları... Ama beni ukalalıkla itham etmeyeceğinizi umarak belirtmek zorundayım: Bu genel kabullenme kesinlikle derinlikten yoksun ve arka planı görmekten mahrum bir yanılsama Nasıl mı ? Öncelikle bir annenin çocuklarına karşı beslediği sevgi , şefkat ve koruma reflekslerinin ne boyuta ulaştığı düşünün. Sadece birkaç dakikalık yazıyı okumayı bırakıp annelerinizin sizlere karşı besledikleri bu kutsal duygunun dışavurumlarını tahayyül edin. Yine bir kadının eşine, yarine karşı beslediği sevgideki büyüklüğü ve fedakarlığı anımsayın... Eğer gerçekten düşünebilmiş hafızalarınızı zorlayıp tahayyül edebilmişseniz sizlere karşı beslenen bu sevginin nasıl bir çeper, nasıl bir fanus ya da koruyucu bir enerji dalgası oluşturduğunu da görmüşsünüzdür. Ki bu şefkat ve sevginin yoğunluğu içerisinde kalan insanlar, ne zaman değişim, atılım ya da bir yenilik kapısını aralasa hemen etrafını saran sevgi, aşk, şefkat ya da koruma güdüsünden oluşan fanuslar, çeperler bu değişime, dönüşüme, tekamüle bir set gibi engel olmakta; açılan kapıları kapamakta. Ve kapanan bu kapılarla, oluşan bu setlerle evlilik öncesi gençler anne merkezli hayatlarıyla özgün ve özerk olamadığı bir yaşamın etkisiyle, evlilik sonrası da eşleri merkezli ya da güdümlü bir hayatın içerisinde sıkışıp kalmakta. Doğal olarak da özlenen özgür, bağımsız, vizyon sahibi, nitelikli, benliğinin idrakinde olan bireyler yetişmemekte... İşte güdümlü yahut ta edilgen hayatın ayyuka çıkmış trajik örnekleri... Hürrem Sultanın oğlu Sarı Selim için dünya İmparatoru Kanuni’nin oğlu Şehzade Mustafa’yı boğdurmasındaki başrolü… Saray içerisinde yaşadıkları dönemde padişahlarından çok kendi hikâyeleriyle öne çıkan Safiye Sultanlar Kösem Sultanlar... Bir dönemin resmi başbakanından ziyade gölge başbakanlığıyla tanınan Rahşan hanıma kadar günümüzde yaşayan ismi malum bir çok örnek … İsterseniz çok daha popüler ve komik bir fenomenle örneklemeyi bitirelim. Çocuklar duymasın dizisinin taş fırın erkek tiplemesi Haluk. Sözde evin reisi... Tüm kararları alan kazak erkek tiplemesi. Oysa ki tüm nihai kararları veren yine evin hanımı Meltem portresi . Ve diziyi izleyen birçok izleyicinin yaşadığı yanılsama... Evin reisi taş fırın erkeği... Senarist bile belki farkında değil. Ama ortada çok güzel bir gözlem sonucu yaşamdan sunulan bir kesit... Halen anlatılanlarla tatmin olmadıysanız bir kez de dönüp kendi ailenize bakın. En çok görüştüğünüz akrabalarınız anne tarafınız mı yoksa baba tarafınız mı? Eşinizin yakınları mı yoksa sizin yakınlarınız mı? Hangi atılımınız hangi değişim talebiniz ve yahut ta hangi yeni fikriniz lafzen babanız gözükmesine rağmen manen annenize ait sözlere veya eşinizin hissedilmeyen idaresine takıldı? Karar sizin... Ali YILDIRIM 2004/Sonsöz Gazetesi
![]() ![]() ![]() ![]()
|
Son Dakika Haberleri |
|||||||||||||||||
© 2005-2007 Tüm Haklari Saklidir Tasarım ve Programlama: AysisWeb |